Yeni Yıl – Yeni hedefler

Yeni yıl – Yeni hedefler

Cemil Sahinöz yazdı

Her yeni yıl başlangıcında insanlar kendilerine yeni hedefler koyarlar. Daha önce yapmadıkları veya yapamadıklarını yeni yılda yapacaklarını vaad ederler. Yada pişman oldukları birşeyi yeni yılda düzelteceklerini hedeflerler. En tanınmış ve vazgeçilmez „yeni yıl hedefi“ ise sigarayı bırakmaktır.

Halbuki „yeni yıl“ dediğimiz olay, dünya küresinin güneş etrafında dönmesidir. Bu dönmenin süreci 365 gündür. Bir kere komple etrafında döndüğünde, matematik hesabımıza göre yeni bir yıl başlar.

Yani olaya felsefi olarak baktığımızda, yeni bir yıl ile hiç bir şey değişmiyor. Sadece insan kendisine yeni hedefler koyuyor, o hedeflere ulaşabilmek için de motivasyon kaynağı olarak bir başlangıç noktası seçiyor: Yeni Yıl.

Hz. Adem´den itibaren değişmeyen hakikatlara baktığımızda ise, şunu tespit edebiliriz: İnsan doğuyor, imtihan ediliyor ve vefat ediyor. Ölüm hakikatı hiç bir şekilde değişmiyor. Her insanın değişmez biyografisi budur: Doğdum, yaşadım, öldüm.

Ve bu doğum ve ölüm arasındaki kısa süreçte insanlar dünya hayatını şekillendirmeye çalışıyorlar. Ebedi alem ile kıyasladığımızda dünya hayatı bir yok hükmünde kadar kısa. Kur´an (23:112-114) bu hakikatı dile getirilir: „Allah, ´Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?´ diye sorar. ´Bir gün veya günün bir bölümü kadar kaldık; işte, saymakla görevli olanlara sor´ derler. Allah buyurur: ´Pek kısa bir süre kaldınız; keşke bunu (dünyada iken) bilmiş olsaydınız!´“

Ama bu süreç dünyada insana çok uzun gelir. Hiç ölmeyecek zanneder kendisini, dolayısıyla ebedi alemi dünya hayatına değişir, burada biriktirir, maddiyata ve makamlara bağımlılıklarını çoğaltır, sıkıntı olunca da bunun da hiç bitmeyeceğini düşündüğü için depresyona girer. Halbuki dünyada iyi anlar da, kötü anlar da hep geçicidir. İnsan, dünyanın tüm güzelliklerinin ahirete nispeten bir zindan hükmünde olduğunu unutuverir.

Dolayısıyla yeni yılda değişen bir şey yok. Doğum ve ölüm arasındaki kısa süreçte insan oyalanmaktan bazı şeyleri değiştirdiğini zannediyor sadece. Halbuki olan herşey daha önce de olmuş bir şeydir. Sosyolojinin kurucusu İbn-i Haldun´un dediği gibi „Dünya tekerrürden ibarettir.“ Mehmet Akif de ekler: “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?“

Bunun en güzel örneği siyaset. 10 sene önce veya geçen sene veya 2-3 ay önce delicesine, kavga ederek, belki kapı kapı dolaşarak yaptığınız siyasi kavgalar ve tartışmalar neyi netice verdi? Veya o tartışmalar esnasında kırdığınız gönüller ve kalpler; ailenizden, dostlarınızdan feda ettiğiniz vakitler siyasi tartışmalara deydi mi? Çünkü sizin 10 sene, geçen sene, 2-3 ay önce yaptığınız ve „dünyanın en önemli meselesidir“ dediğiniz siyasi tartışmaların bugün hiç bir anlamı kalmıyor. Hatta bazen öyle oluyor ki, dünyanın en önemli meselesiymiş gibi tartışılan bir konu, bir hafta sonra kimseyi ilgilendirmiyor bile. O konu kapanmış ve önemsiz oluyor, fakat o arada yaptığınız kavgalar öyle kolay kapanmıyor. Siyaseti meslek olarak yapanları bu sözlerimin dışında tutuyorum.

Dolayısıyla insan kendisinde birşey değiştirmek istemediği sürece, ister yeni yıl olsun, ister yeni yüzyıl olsun, fazla birşey değişmiyor. Önce insan kendisinden başladığı zaman, yani en dar daireden başladığı zaman, gerçek manada birşey değişebiliyor. Bunun için ise öncelikle farkındalık gerekiyor, bazen kabullenmek gerekiyor ve en önemlisi bakış açısını değiştirebilmek gerekiyor. Eğer bunları başarabiliyorsak, yeni yılları beklememize de gerek yok, hemen o andan itibaren yeni hedefler koyabiliriz.