Mültecilere yuvalarını aratmamaya çalışıyoruz

Die Johanniter ekiplerinden Rossy Mabondo, Nasrin Hammoda ve Aykut Aydınel mültecilerle bütün gün ilgileniyorlar. Her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için büyük çaba harcıyorlar.

BIELEFELD (Öztürk)

Mülteci demek, geride; yurt, yuva, anne, baba, eş, çocuk, sevgili, dost, akraba, çevre v.s. bırakmak demektir. Çok değişik sebeplerden dolayı vatanını terketmek demektir. Savaş ve siyasi baskılar sebeplerin başında gelir. İnsanlar sığınacakları güvenli liman ararlar, buldukları zaman hasret başlar. Geçmiş yok sayılır, geçmiş adeta silinir. Tekrar yeniden başlangıç yapılır. Zordur, zor. Alışması zaman alır.

İşte bu insanları bünyesinde barındıran kurumlardan bir tanesi de Die Johanniter. ilk yardım kuruluşu olan Die Johanniter, yurdunu değişik sebeplerden dolayı terketmek zorunda kalan insanlara kucak açmış. Die Johanniter, Bielefeld, Güterslon ve Paderborn bölge sorumlusu Gerald Donath, bu hizmete Mart 2014 yılında başladıklarını söylüyor. Die Johanniter olarak, önce Paderborn’da mülteci kampı kurduk diyen Gerald Donath, „Değişik ülke ve kültürlerden gelen yeni misafirlerimizi burada tanıma imkanı bulduk. Tecrübe kazandık.

Bielefeld’de ilk kampımızı 2015 Aralık ayında Bielefeld-Senne Realschule okulu spor salonunda kurduk. 120 mevcudumuz vardı. Mayıs 2016 yılında da eski Handwerks-Bildungszentrum yerini kiralayarak yeni bir kamp kurduk. Başına da Aykut Aydınel beyi getirdik. Burada misafirlerimizin en temel ihtiyaçları görülür ve geride bıraktıkları arattırılmaz“ diye konuştu.

İlk yardım kuruluşu Die Johanniter’in Kleiberweg 3 adresinde kurduğu kampın yöneticisi Aykut Aydınel’in verdiği bilgiye göre, kampta 80 kişiden fazla mülteci bulunuyor. Mültecilerin arasında Aile, kardeş, baba-oğul, anne-kız, yada tek olarak Almanya’ya gelmiş kişiler var. Aykut Aydınel’e sorular:

Aykut Aydınel bey, kampta hangi ülkeden insanlar bulunuyor?

Suriye, Irak, İran, Afganistan, Bangladeş, Çin, Afrika ülkeleri, Makedonya, Lübnan gibi ülkelerin vatandaşları bulunuyor. Bunlar ikişer, üçer kişilik odada kalırlar. Yemeklerini yapar, çamaşırlarını yıkarlar.

Günlük ne yaparlar?

Değişik programları oluyor. Kimi çalışıyor, kimisi Almanca kursuna gidiyor, kimisi de stajyerlik yapıyor veya okula gidiyor. Bazı akşam toplantı olur. Onun dışında bünyemizde kurduğumuz oyun odaları var. Tenis topu oynayanlar var, langırt oynuyorlar. Spor yapıyorlar, ödevleri varsa onu yapıyorlar.

Mülteciler arasında size yardımcı olanlar var mı?

Fahri olarak yardım ederler. Çöp toplama, temizlik yapma, mektup dağıtma gibi. Yeni misafirlerimiz geldiğinde odaların düzenlenmesinde yardımları çok olur. Olmazsa olmaz kurallarınız nedir? Olmazsa olmaz kuralımız birlik ve beraberlik içinde olmaktır. Din, ırk, mezhep ayrımı yapmamak. Mesela bu zamana kadar hiç polislik davamız olmadı, misafirlerimiz son derece uyumlu.

Yemekleri toplu mu yerler? 

Hayır, kendileri yaparlar odalarında yerler. Alış verişlerini de kendileri yaparlar. Biz sadece mutfak, tencere, tabak, kaşık, çatal gibi malzemeleri veriyoruz. Onun dışında ikramımız olmuyor.

Mülteciler boş zamanlarını değişik etkinliklerle geçirirler. Tavla oynamak bunlardan biri.
Spor odasının içinde langırt masası. Langırt vazgeçilmez alışkanlık
Burası mutfak, herkes yemeğini kendisi yapıyor.