Mahmut Aşkar, „Ortak Paydamız Türkiye ve İnsan“ romanını yazmış!

Ana sloganlardan birisi söyle diyor: Biz bu mücadeleyi, siz güç sahibi olasınız diye değil, ülkeyi güçlendiresiniz diye verdik. Bu söyleme sağcısından solcusuna, İslamcısından Atatürkçüsüne kadar samimi olan herkes katılır.”

Türk-Alman Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Aşkar

MAHMUT AŞKAR, „Ortak Paydamız Türkiye ve İnsan“ ROMANINI YAZMIŞ !

Adnan ÖZTÜRK yazdı.
Adnan ÖZTÜRK yazdı.

Türk-Alman Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Aşkar  “Şehirli Derviş” kitabını gönderdikten sonra yorumunu da bekliyorum diye ilave etmişti. Onun için keçeli kalemi yanımdan hiç eksik etmedim, unuttuğum bölümlerinde daha sonra altını çizdim. Kitap bittikten sonra sayfaları tekrar çevirdim, baktımki keçeli kalemle üzerinden geçtiğim oldukça fazla sayfa var. Altını çizdiklerim boş mesajar değildi. Yol gösterici, fikir verici, insanı düşünmeye sevk eden ya da kafayı tamamen karıştıran cümlelerdi altı çizili yerler.

Malum roman türü kitaplar kurgu olur, adı üstünde roman. Fakat “Şehirli Derviş” kitabı biraz değişik, okudukça bugünkü Türkiye gerçeklerini hatırlıyorsuınuz. DAVAM adında bir parti var. Ve o partinin yöneticileri. Ayrıca partide; itirazı olan, aykırı düşünen, farklı yorum yapan mensuplar var: Yandaş gazeteci Metin, entrika peşinde olan Recep, racon kesen delikanlılar, sekreter Suheyla, çaycı Gülsüm, cami imamı,  bir yazı ile görevinden uzaklaştırılan Ayhan ve Hüseyin beyler… Kitapta rol alan isimler sadece bunlar mı? Tabii ki hayır. Başta DAVAM Parti yöneticileri, “Sine-i Topluma Dönmek” ismi altında toplantılar yapan İbrahim Garipoğlu, Arif abi, Kemal bey, Fehmi bey, üstad Murat Cemal, Nusret Hoca, Hakime hanım Asuman, Üniversiteli Zeynep, Zühre Ana, yaptıklarından pişman olan Ertuğrul ve daha kimler, kimler…

Kitabı okurken aklıma AK Parti’den ayrılıp parti kuran; Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, CHP’den ayrılan Muharrem İnce, MHP’den ayrılan Meral Akşener ve kurdukları partiler, yöneticiler ve diğerleri geldi. Hemen burada kitabın kapağında spot olarak yer alan; „Dün Lokmasını bölüşenler, ranzalarını paylaşanlar, bugün memleket davasını rant kavgasına dönüştürmüşlerdi“ sözü aklıma geldi. Yine kitapta altını çizdiğim diğer bir cümle: “Eskiden büyüklerimizi tenkit edeni Fizan’a sürüyorlarmış. Şimdi ise eleştireni düşman ilan ediyorlar.”

Kitapta, farklı insan karekterlerine yer verilmiş. İdealist düşünceye sahip olanların yanında ihtiraslı insanlar da var. Seviyeli aşk ta var. Evlenip ayrılan, ayrılırken iki medeni insan gibi karşılıklık oturup anlaşan örnek çiftler de var. Kitabın arka sayfasında yazar şu notu düşmüş, diyor ki: “1980 öncesi bir gençlik hareketi içinden gelen İbrahim, sonraki yıllarda birlikte çalıştığı dava arkadaşlarıyla düşünce farklılıklarından ve kendi değerlerine ters düşecek eylem içinde olmalarından dolayı yolları ayrılır. Ankara’yı terk eden İbrahim, deyim yerindeyse taşradaki baba ocağına iltica eder. İbrahim ‘Neyi yanlış yaptık veya neyi ihmal ettik?’sorusuna cevap ararken, asıl meselenin insan kaynaklı olduğunun nihayet farkına varır.”

KİTAPTAN BİRKAÇ PASAJ:

Ana sloganlardan birisi söyle diyor: Biz bu mücadeleyi, siz güç sahibi olasınız diye değil, ülkeyi güçlendiresiniz diye verdik. Bu söyleme sağcısından solcusuna, İslamcısından Atatürkçüsüne kadar samimi olan herkes katılır.” (Sayfa 83)

Söz mü kılıç mı? Sorusuna verilen cevap:

Yavuz, kılıcı temsil ediyordu, Yunus sözü… Sözün gücü, muktedir oluşu ancak bu kadar sade ve güzel bir biçimde Yunus’ça terennüm edilebilirdi.  (214. Sayfa)

İnandık imanımızı pazarladılar. İnanç tacirlerinin ipliğini artık pazara çıkarmak gerek!

İtaat etmede, saygıda kusur etmedik, kulluğa saydılar bizi. Şimdi insan olan kendimize sahip çıkma, kendimiz gibi olma zamanı… Heyşeye feda ettiler insan olan bizi… Halbuki herşey insana fedadır.”  (306 sayfa)

“Kimseyi dışlamayın, kimin heybesinde ne varsa döksün ortaya… Göz önünde, görülen, şeffaf olan şeyden değil, gizli tutulan, üstü örtülü şeylerden korkun”. (314. Sayfa)

Kitap, sürükleyici, çarpıcı pasajların yer aldığı ve heyecan veren bir eser. „Körükörüne itaat etmenin“, pişmanlıkla sonuçlandığını ve „İtaat etmeyenlerin ise dışlandığı“nı anlatan bir eser. Anlaşılır Türkçe ile yazılmış, rahat okunuyor. Fakat 50. bölümde işlenen “Bastonlu Hakime Hanım Asuman” bölümü hüzün verici. Keşke kitap, daha farklı bir şekilde noktalansaydı…

Çığır Yayınları tarafından basılan “Şehirli Derviş”  kitabı 320 sayfa. İsteme adresi:

Mahmut.askar@t-online.de